Ferzan Özpetek’i bilen bilir kendine has vazgeçilmezleri
vardır filmlerinde. Eşcinsellik, yemek, masa, mutfak gibi... İşte "Magnifica Presenza"de (Şahane
Misafir) tüm bunları içeren şahane bi' film olmuş. Ama adıyla müsemma olan
sadece şahanelik değil misafirlik de olmuş bi' parça. Filme misafir olan Woddy
Allen’ın “Midnight in Paris”i (Paris'te Gece Yarısı) olmuş bana kalırsa.
İki filmi de sindirerek izlemiş bi' izleyici gözüyle
söyleyebilirim ki; yalnızlıktan kaçıp hayal dünyasına sığınan sanatçı ruhlu iki
insanının hayal dünyalarıyla buluşmasıyla başlıyor bu benzerlik. Bu hayal
dünyaları “Şahane Misafir”’de baş kahraman Pietro’yu hayali olan oyunculukla
buluştururken ; “Paris'te Geceyarısı”nın baş kahramanı olan Gil de hayal dünyası
sayesinde arzusuna kavuşup edebiyatla buluşuyor. İkisinin de buluştuğu kişiler tarihten olmakla
birlikte, aynı zamanda onları istekleri için teşvik eden kişiler oluyor. Bu
benzerlikler her iki filmde de bir şehrin ruhunu yansıtma, şehri sanatla
buluşturma olarak devam ediyor Paris ve Roma çevresinde.
Bu benzerliklerin farkına varırken Ferzan Özpetek’in
masasında buluşunlar hayaletler oluyor bu defa. Yine filmlerin vazgeçilmezi
yiyecek rolünü de Petro’nun yaptığı kruvasanlar
oynuyor “Şahane Misafir”de. Ve baş misafir Cem Yılmaz kadar Sezen Aksu
oluyor “Gitmem Daha” ile...
Tüm bu misafirliklerle Ferzan Özpetek tarihinde ev
sahipliği yapacak yapıtlardan biri daha misafir oluyor beyaz perdeye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder